Blog

Dane mısır, çiftlik hayvanlarının rasyonlarında enerji takviyesi olarak kullanılan en önemli tahıldır. Standart bir tahıl olarak düşünüldüğünde dane mısır, ham selüloz bakımından fakir, lezzetli bir enerji kaynağıdır. Ayrıca, mısır önemli bir anti nutritive madde içermediği için minimum bir işlem ile hayvan beslemede kullanılabilmektedir. Ruminant hayvanlar bütün, hafif kırılmış, ezilmiş ya da pişmiş (flake) olarak işlenmiş mısırı etkin bir şekilde tüketirlerken, kanatlılar, mısırı belirli bir partikül boyutuna getirdikten sonra tüketmektedirler. Ayrıca dane mısır, balık ve pet hayvanı rasyonlarında kullanılmaktadır.

Mısırın, buhar ile yüksek basınç altında pişirilmesi ve ardından ezme makinasından geçirilerek kurutulması prensibine dayanan bir üründür. Yüksek orandaki nişastasının sindirilebilirliğini arttırmak amacıyla gerçekleştirilen bu işlem nişastanın jelantinize edilmesi ile gerçekleştirilir. Bu sayede nişasta genleşerek parçalanır. Nişastanın yapısındaki bu değişim sindirilebilirliği yüksek oranda arttırır.

Mısır ezmesi / flakesi kullanımıyla dane mısıra kıyasla süt/et verimi ve kalitesi artar.

Nişasta sindirilebilirliğini artırarak yemin enerji değerini yükseltmiş olur.  Yemden yararlanmayı yükseltir.

Buzağılarda hızlı büyümeyi sağlar.

Sindirim bozukluklarını (ishal, yem yememe) önler ve üretim teknolojisi sayesinde zararlı mikroorganizmalar yok olur.

Dane mısırın kırıklar ve yabancı maddelerden elenip, ortalama 95 -100 C° sıcaklıkta 45 – 60 dakika boyunca pişirildikten sonra silindirlerde ezilip, kurutma ünitesinde kurutulmasıyla elde edilir.

Bu üretim aşamalarından geçen mısırın, bünyesinde bulundurduğu nişastanın sindirilebilirliği artar. Böylece mısır flakesi yiyen hayvanın dane mısırın nişastasından % 15 daha fazla faydalanması sağlanır.

İhtiyaç duyulan kalitede mısır flake üretimi özel bir ihtisas gerektirir. Genellikle daha fazla kapasitede mısır flake elde edilmesi amacıyla mısırlar yeterli süre haşlanmıyor veya silindirler arası mesafenin fazlasıyla açık tutulmasından kaynaklı olarak mısır, arzu edilen incelikte ve jelatinizasyonda flake haline getirilemiyor. Çiftlikler, mısır flake yeminin kalitesini ancak bir litresinin ağırlığını(hektolitre) tartmak suretiyle anlayabilirler.

Mısır ezmesi / flakesi kullanımıyla dane mısıra kıyasla süt/et verimi ve kalitesi artar.

Nişasta sindirilebilirliğini artırarak yemin enerji değerini yükseltmiş olur.  Yemden yararlanmayı yükseltir.

Buzağılarda hızlı büyümeyi sağlar.

Sindirim bozukluklarını (ishal, yem yememe) önler ve üretim teknolojisi sayesinde zararlı mikroorganizmalar yok olur.

Piyasada adı D.D.G.S olarak geçmektedir, açılımı ise “Dried Distillers Grains with Solubles” şeklindedir. Mısır ‘ın etanol üretimi için işlenmesinden sonra kalan küspesine D.D.G.S denir.

 DDGS, çok sayıda beslemeye yönelik nitelikler içermekte olup, tüm çiftlik hayvanları için değerli bir yem hammaddesidir. Ruminant hayvanlar için, iştah açıcı yüksek sindirilebilir selüloz, düşük nişasta, fosfor, B vitaminleri ve yüksek düzeyde by pass protein sağlamaktadır. Süt ineği beslemesinde çok iyi bir protein kaynağıdır.

İyi kaliteli bir DDGS’in protein içeriği, tipik olarak KM bazında %30’un üzerindedir. DDGS içeren rasyonlar, birçok durumda protein kaynağı olarak soya küspesi içeren rasyonlar kadar hatta daha yüksek süt üretimi sağlamaktadır. Süt inekleri için çok iyi bir enerji kaynağıdır. DDGS mısırdan daha fazla enerji içerir. Ayrıca, mısır nişastasının hemen hemen tamamı fermentasyon sürecinde etanole dönüştüğü için DDGS’in yağ ve selüloz konsantrasyonu mısırınkine nispetle üç kat artmıştır.

Büyükbaşlar için yüksek sindirilebilirliğe sahip bir selüloz kaynağı teşkil eder ve mısır kullanımına nazaran sindirim rahatsızlıklarını azaltır. DDGS’in içerdiği yüksek sindirilebilirlikteki selüloz, süt ve besi diyetlerindeki kaba ve kesif yemlerin kısmi ikamesine de imkan tanır. Ayrıca, uygun besleme özellikleri nedeni ile kanatlı diyetlerinde oldukça iyi değerlendirilmektedir.

Mısır kepeği, mısırdan yaş öğütme yöntemiyle nişasta elde edilmesi esnasında nişasta, protein ve mısır özü ayrıldıktan sonra geriye kalan kısımdır. Mısır gluteni  yemi adıyla da bilinir. Bir yan ürün olarak mısır kepeği, değerli bir yem hammaddesi olup süt sığırı, besi sığırı, küçükbaş hayvan ve kanatlı hayvan beslemede kullanılmaktadır.

Pulverizasyon derecesine bağlı olarak kaba ve ince kepek olarak elde edilmektedir. Yem değeri, kabuk ve un partiküllerinin içeriğine bağlı olarak değişim göstermektedir. 

Mısır kepeği, %18-20 arası protein içeriği vardır. Rengi sarı – koyu turuncu arasıdır. İçerisinde çok koyu renkli tanelerin bulunması üretim esnasında yüksek ısıya maruz kaldığını gösterir ve tercih edilen bir durum değildir.

Düşük yağ ve nişasta içermesi sebebiyle sindirilebilir lif bakımından zengin içeriğe sahiptir

Mısır gluteni unu, dane mısırın yaş işlemesi sonrası elde edilen bir ürün olup, ruminant hayvanlar için yüksek düzeyde bypass protein içeren, son derece lezzetli bir yem hammaddesidir. Bunun yanı sıra yüksek derecede mide koruyucu protein içerir.Bu nedenle, mısır gluteni yüksek verimli süt sığırlarının rasyonlarında ve besi sığırı rasyonlarında oldukça iyi değerlendirilmektedir.

Mısır Gluteni, metionin ve sistin gibi amino asitler yüksek enerji ve protein sağlaması nedeni ile kanatlı rasyonları için harika bir protein kaynağıdır. Buna ilave olarak, yüksek düzeyde ksantofin içermekte, bu ksantofinde etlik piliç ve yumurta tavuğu yemleme programlamalarında renk maddesi olarak değerli bir hammaddedir. Ayrıca, mısır gluteni yüksek sindirim derecesine sahip amino asitlerce zengin olması ve anti nutritive maddeler içermemesi nedeni ile balık yemlerinde balık unu yerine kullanım imkanı bulmaktadır.

Büyükbaş ve küçükbaş hayvanların beslenmesinde hayvana günlük olarak verilecek olan rasyonun yanına ilave edilerek kullanılır.

Sağmal hayvanlarda süt verimine, besi hayvanlarında karkas randımanına katkı sağlar.

Erken laktasyon dönemindeki yüksek verimli hayvanlarda oluşabilecek negatif enerji dengesini ortadan kaldırır.

Süt hayvanlarının kızgınlık ve döl tutma başarı oranını artırır.

Lezzetlidir, hayvanlar tarafından sevilerek ve iştah ile tüketilir.

Sahip olduğu lezzet ve kokusu ile yem tüketimini arttırır.

Ham Protein (%)

10

Ham Selüloz (%)

4,5

Ham Kül (%)

3

Hayvanların beslenmesinde hayvana günlük olarak verilecek olan rasyonun yanına ilave edilerek kullanılır.

Üretim aşamalarından geçen arpa, bünyesinde bulunan nişastanın jelatinize edilerek, sindirilebilirliğinin arttırılmasıyla, hayvanın tane arpanın nişasta ve enerjisinden faydalanmasını arttırarak, et ve süt veriminin %10-15 oranında yükselmesini sağlamaktadır.

Arpa yan ürünlerinde sindirilebilirdik ortalama %80-82 iken bu değer Arpa Flake’de %95-96 aralığında gerçekleşir.

Doğum sonrası hayvanın toparlanmasını ve süt veriminin hızlı bir şekilde pik seviyesine ulaşmasına yardımcı olur.

Böylece kızgınlığı ve döl tutma başarı oranını artırır.

Besi hayvanlarında karkas randımanını ve canlı ağırlık artışını üst seviyelere çıkarır.

Hızlı sindirilebilen formu sayesinde sağmal hayvanlardaki eksik enerjiyi hızlıca yerine koymanızı sağlayarak süt veriminde artış sağlar.

Üretim teknolojisi sayesinde zararlı mikroorganizmalardan arındırılır.

Lezzetli yapısından dolayı hayvanlar tarafından sevilerek ve iştah ile tüketilir.

Ülkemizde de en fazla üretimi olan küspelerden birisi olan ATK (Ayçiçeği Tohumu Küspesi) ayçiçeği tohumlarından yağın çıkarılması prosesinin yan ürünüdür. Üretim açısından, soya küspesi, kolza tohumu küspesi ve pamuk tohumu küspesinden sonra dördüncü en önemli yağ küspesidir.
ATK satın alması yaparken dikkat etmeniz gereken; piyasada iki tip ayçiçeği küspesi bulunduğunu bilmektir.
Bunlardan birisi, % 2-3 yağ içeren düşük ham proteinli buna karşılık fazla kabuklu olmaları sebebiyle ham selüloz içeriği yüksek olan kabuk karıştırılmış küspelerdir. Bu küspeler gerçek ekstraksiyon küspelerinden pek ayırt edilememektedir. Dikkatli bakıldığında küçük topaklar oluşturmaları ve yapılarının bozulmamış kabuk içermeleri ile kolayca tanınabilmektedir. Kabuğu ayrılmamış tohumlardan elde edilen küspenin besleyici değeri düşüktür. HP %22-42 – Lizin değeri düşük ve proteinin biyolojik değerliliği orta seviyelerdedir. Kabuğu hiç ayrılmamışsa Ekspeller Ayçiçeği küspesinin protein oranı %15’e kadar düşmekte, selüloz oranı ise %38’e kadar çıkabilmektedir. Kabuk oranı yüksek olan küspelerin fosfor oranı da düşer.
Diğer küspe türü ise, kabuk oranı düşük olan küspelerdir. Genel olarak solvent ekstraksyonu daha düşük yağ içeriği ile sonuçlanır. Aynı zamanda kabuk ayırması, lif içeriği azaltarak daha zengin proteinli bir yem elde edilir. Bu tip küspelerde yağ oranı %1,5’i geçmemektedir ayrıca protein oranı da kabuk içerene göre çok daha fazladır. Kabuk oranı düşük ayçiçeği küspesi, diğer küspelere göre kükürtlü amino asit konusunda daha zengindir. Yüksek protein ve aminoasitlerin yanı sıra, vitamin E ve B, fosfot, lif ve potasyum kaynağıdır. Ayçiçeği küspesi rengi (az kabuğu içeren küspelerin rengi daha açıktır) çıkarma sürecinde kabuk ayırma derecesine bağlı olarak içeriğinde fazla kabuk olanlar griden siyah rengine değişir.

Yüksek yararlanılabilirlik oranı ve arzu edilen yağ asidi bileşiminden dolayı tam yağlı soya tüm hayvanların beslenmesi için oldukça gerekli ve yüksek sindirilebilirliği olan bir besin maddesidir. Dengeli amino asit, by-pass protein, enerji, temel yağ asitleri vitamin ve mineraller için iyi bir doğal kaynak olarak tüm beslenme uzmanları ve üreticiler tarafından bilinmekte ve tavsiye edilmektedir. Soya küspesi hayvansal üretim açısından hayati öneme sahip materyallerden biridir. Soya bitkisi ( % 18-20 oranında) yağ içeriğiyle yağ bitkisi olarak biliniyor olsa da, aslında yüksek (% 40- 45) protein oranı ile insan ve hayvan beslenmesinde kullanımı yönüyle de gündeme gelmesi gereken önemli ve güncel bir bitkidir. Soya insan beslenmesinde yüzyıllardır önemli bir protein kaynağı oluşu yanında, hayvan beslenmesinde de yem rasyonlarının kaliteli yem açığının giderilmesinde kullanılmaktadır. Tam yağlı soyanın yüksek enerji değeri ve proteini ile, rasyonlarda kullanıldığında çok büyük yararlar sağlamaktadır. Aynı zamanda da yüksek enerji değerini yüksek protein oranı ile aynı üründe toplayabilmiş ve hayvan beslenmesinde sindirilebilirlik kalitesi yönüyle değerli bitkilerden biridir. Bu bitkinin hayvansal yem olarak besin değeri; dengeli amino asit, protein by-pass protein, enerji, temel yağ asitleri, vitamin ve mineraller için fevkalade bir doğal kaynak olarak tüm hayvan besleme uzmanları ve bilinçli üreticiler tarafından kabul görmesini sağlamaktadır.

Kabuğu soyulmuş veya elekten geçirilmiş buğday tanelerinden elde edilen buğday kepeği fosfor ve magnezyum bakımından zengin fakat kalsiyum ve enerji bakımından zayıftır.

Buğday kepeği, buğday tanesinin en dış katmanını oluşturur. Buğdayın değirmende öğütülmesi ile üretilen buğday kepeği geviş getiren hayvanların beslemesinde karbonhidrat, protein, mineral ve vitamin desteklemesi için kullanılır.

Buğday kepeğinin proteini, enerjisi ve yüksek derecede sindirilebilir hücre çeperi fraksiyonları (NDF) ruminantlar tarafından son derece iyi değerlendirilmekte ve bu nedenle rasyonlarda diğer tahılların ya da protein kaynaklarının bir kısmı yerine kullanılmaktadır.

Buğday kepeği, süt sığırı ve besi sığırı rasyonlarında yaygın bir şekilde kullanılmakta olup, pelet kalitesini de iyileştirmektedir. Ayrıca, buğday kepeği kanatlı rasyonlarında enerji protein ve mineral kaynağı olarak kullanılmaktadır.

İnsan gıdası olarak kullanılan pirinci parlatmak için kabuğunun soyulması ile elde edilen yan üründür. Buğday kepeği ile eşdeğer kabul edilirse de ham protein değeri % 13-15, ham selüloz % 12 civarındadır. Protein değeri buğday kepeğinden düşüktür. Akılda tutulması gereken husus, kepek türü yem maddelerinin protein kalitesinin daima elde edildiği ana üründen düşük olmasıdır.

Yem değeri Buğday kepeği ile karşılaştırıldığında pirinç kepeğinin ham protein değeri oldukça düşüktür. Pirinç kepeği, süt sığırı ve besi sığırı rasyonlarında yaygın olarak kullanılmaktadır.

İneklerin Laktasyon Dönemine Göre Beslenmesi (1. dönem)

*İneklerin sağım dönemindeki beslenmeleri; süt verimi düzeyleri, kuru madde tüketme kabiliyetleri ve canlı ağırlık kayıpları dikkate alınarak üç döneme ayrılır.

  1. Dönem: Doğumdan sonraki ilk 10 hafta (İlk 70 gün),
  2. Dönem: Doğumdan sonraki 10-20 hafta (70-140 gün),
  3. Dönem:Doğumdan sonraki 20. haftadan kuruya çıkarılana kadar geçen süre.

Birinci Dönem (Doğumdan Sonraki İlk 10 Hafta):

  • İneğin doğum yapmasını takiben başlayan sağımın bu ilk evresinde iyi bir bakım ve besleme uygulanması inekten bir sağım döneminde (305 gün) elde edilecek toplam süt veriminin en yüksek düzeye çıkmasını sağlar.
  • Süt ineklerinde enerji dengesini kuru madde tüketimi ve süt verimi belirlemektedir.
  • Süt ineğinin doğumdan sonraki 4. gün enerji ihtiyacı, kuru madde tüketimiyle sağlanandan yaklaşık olarak %26 daha fazladır. Bununla beraber, kuru madde tüketimiyle sağlanan net enerjinin %97’si ve metabolik proteinin %83’ü meme bezlerinde süt üretimi için kullanılmaktadır. Bu sebeple buzağılamaya yakın ve laktasyonunun ilk 10 haftasında kuru madde tüketimini uyarmak amacıyla, enerji ihtiyacını karşılayacak düzeyde dengeli, lezzetli ve sindirilebilirliği yüksek rasyonların hazırlanması gerekir. Özellikle yüksek süt verimine sahip süt ineklerinde bu dönemde by-pass protein ve yağ kaynakları tercih edilebilir.
  • Doğum yapan hayvan ilk 20 gününde (Fresh) yani lohusa döneminde sağlık kontrolleri çok sıkı bir şekilde yapılmalıdır. Araştırmalar sağlık sorunlarının çoğunlukla bu dönemde başladığını veya ortaya çıktığını göstermektedir.
  • Laktasyonun birinci dönemindeki ana problem, ineğin süt verimi en yüksek düzeye ulaşmasına rağmen yem tüketiminin yeterince artmamasıdır. Bu dönemde negatif enerji bilançosuna maruz kalan inek, vücut rezervlerini kullanmaktadır. Bu nedenle ilk 10 haftada ineğin sağlığını ve verimini koruyacak ek tedbirler uygulanmalıdır.
  • Süt ineklerinde beslenme durumunu değerlendirmek için Vücut kondisyon skoru (VKS) sürekli izlenmelidir. Doğum sonrası dönemde, ineklerde VKS kaybının en aza indirilmesi altın kuraldır.
  • Rasyonun enerji içeriğinin ve kuru madde tüketiminin artırılmasıyla negatif enerji bilanço süresi ve şiddeti azaltılmalıdır.
  • Mutlaka iyi kaliteli bir kaba yem kullanılmalıdır. Eğer iyi kaliteli kaba yem olanakları kısıtlıysa, kaliteli kaba yemler hayvanların bu dönemleri için ayrılmalıdır.
  • Rasyonun yaklaşık % 50’sini kaliteli kaba yem oluşturmalıdır. Bu oran kuru madde esasına göre sağlanmalıdır. Silajların yaklaşık 2.5-3.5 kg’ının 1 kg kuru yeme denk geldiği hesaba katılmalıdır.
  • Kaba ve konsantre yemler homojen bir şekilde karıştırılarak birlikte verilmelidir.
  • Kaba yemin en az yarısı 5 cm den daha uzun doğranmış olmalıdır. İnce kıyılmış mısır silajı, pancar posası, domates ve elma posaları gibi ince ve lif bakımından zayıf uzunluğa sahip yemlerin kaba kıyılmış 3-4 kg kuru otla karıştırılarak verilmesi hem sindirilebilirliği artırır, hem de hayvanın sağlığının korunmasına yardımcı olur.
  • Rasyon, bu dönemde yaklaşık %18 oranında ham protein içermelidir. Mısır silajı gibi enerjice zengin, proteince fakir kaba yemlerin oran olarak fazla kullanıldığı durumlarda kesif yemdeki protein oranı ise % 21-26 arasında olmalıdır.
  • Metabolizma ve bağışıklık sistemin güçlendirilmesi için rasyona dengeli bir şekilde; A, D, E vitaminleri ile kalsiyum, fosfor, selenyum, bakır, çinko, iyot, manganez ve kobalt mineralleri ilave edilmelidir. Bununla ilgili olan ürünlerimizi … inceleme yapabilirsiniz.

Sığırlarda hatalı/yanlış beslenmeye bağlı olarak özelikle doğumdan sonraki 10 haftada oluşabilecek beslenme\metabolizma hastalıkları

  • Süt sığırlarında süt ve döl verimini olumsuz yönde etkileyen metabolizma hastalıkları oldukça sık karşımıza çıkmaktadır. Bu hastalıkların en önemlileri ketozis, yağlı karaciğer sendromu, hipokalsemi, abomasum deplasmanı, rumen asidozu, laminitis ve son atamamadır.
Başa dön